Hayal kurmaya devam… Size en yakın kütüphaneye gittiniz. Kapıdan içeri girer girmez bir kitap kokusu sardı sarmaladı sizi. Şu yan taraftan kahve kokusu da gelmiyor mu? Bakın, kahveciye gitmeye gerek yokmuş.
Geri dönüp raflar arasında gezinmeye başlıyorsunuz. Bugün işiniz yok ya… Acaba ne okusanız? Şu hep merak ettiğiniz mimarın yaşamını mı, en sevdiğiniz yazarın son kitabını mı? Eve giderken üye kaydı yapıp birkaç tane de evde okumak için kitap alsanız ya… Kitapçılara para mı dayanıyor? Belki bu kütüphane üyeliği sayesinde almak, okumak isteyip de alamadığınız kitapları okuma şansınız olur.
Ne güzel hayal, değil mi? Bir şey itiraf edeyim mi? Ben en son yüksek lisans tezim için taksim Atatürk Kitaplığı’na gitmiştim. Sonradan tadilat için kapandı, uzun süre kapalı kaldı orası. Duyduğuma göre çok bir şey değişmemiş. Aradığınız kaynak için saatlerce beklemeniz gerekir, interneti yoktur, o şahane mimarisine rağmen soğuktur, ruhsuzdur. Oysa ben içindeki kitaplar kadar renkli, içindeki, kitaplar kadar dünyayı bana taşıyan, cıvıl cıvıl bir kütüphane istiyorum. Etkinlik mekanları olan bir kütüphane istiyorum. Kemiklerimi cezalandıran sandalyeler değil, içine gömüleceğim koltuklar istiyorum. Kitap okuduğumu bana unutturan, beni o kitabın içinde yolculuğa çıkaran bir kütüphane istiyorum. Ben saat 5’te kapanan değil, gece yarısına kadar açık kütüphane istiyorum. Her insanın kendi yaşadığı ilçede böyle bir kütüphane olsun istiyorum. Ben çocuklarımızı götürüp binlerce kitabın arasına sokabileceğimiz, onların oyunlar oynayabileceği bir kütüphane istiyorum. Ben “Kütüphanedeki Aslan”ın gittiği kütüphaneyi istiyorum. Umarım, bir gün olur…
Sizin kütüphane deneyimleriniz nasıl? Türkiye’deki kütüphanelerle ilgili anılarınız varsa paylaşır mısınız lütfen? Yurt dışında kütüphaneleri ziyaret etmiş okurlarımız da görüşlerini paylaşırsa çok seviniriz. En çok da nasıl bir kütüphane istediğinizi merak ediyoruz.
İŞTE BÖYLE BİR KÜTÜPHANE ! |
Kütüphaneler Haftanız kutlu olsun!
KAYNAK: BİRDOLAP KİTAP